Toyota'nın bir birimi olan Daihatsu, güvenlik testi verilerinin manipüle edilmesine yönelik büyüyen bir skandalın ortasında bulunuyor. Bu durum, hem uluslararası hem de Japonya içindeki tüm araç sevkiyatlarının askıya alınmasına neden oldu.

Şirket, güvenlik testi verilerinin manipüle edildiğine dair ortaya çıkan bu olayın ardından hem uluslararası hem de Japonya içindeki tüm araç sevkiyatlarını askıya aldığını duyurdu.

Olay Japon medyasının geniş çapta yer buldu. Şirket, olaya ilişkin bağımsız bir soruşturmanın bulgularını Japonya Ulaştırma Bakanlığı'na sunmayı planladığını belirtti. 

Tespitlere göre, Daihatsu'nun neredeyse tüm mevcut üretim modelleri ve daha önce üretilmiş bazı araçlar için güvenlik testi sonuçlarında manipülasyon yapıldığı anlaşıldı. Ayrıca, egzoz gazı sertifikasyonlarıyla ilgili prosedürlerde usulsüzlükler yapıldığına dair endişeler de bulunuyor.

Olay ilk olarak Daihatsu'nun çoğunlukla Toyota markası altında satılan 88.000 küçük otomobil için yan çarpışma güvenlik testlerinde hile yaptığını itiraf etmesiyle ortaya çıktı. 

Şirket sözcüsü, bu iki modelin üretiminin durdurulduğunu ve etkilenen diğer dört modelin sevkiyatlarının durdurulmaya devam ettiğini açıkladı. Soruşturma sonuçları, test sonuçlarının yanlış beyan edilmesi ve araçlara müdahale edilmesi de dahil olmak üzere 174 suiistimal örneğini ortaya çıkardı. Bu suiistimaller, halen geliştirilmekte olan veya üretimi durdurulan modeller de dahil olmak üzere 64 model ve 3 motoru etkiledi. Bunlar arasında Toyota markasına ait 22 model ve 1 motor bulunmaktadır. En eski usulsüzlük 1989'da tespit edildi ve bu tür sorunlar 2014'ten bu yana arttı.

Japonya Arazi, Altyapı, Ulaştırma ve Turizm Bakanlığı, Daihatsu'ya, üzerlerinde güvenlik kontrolleri yapılana kadar araçlarının sevkiyatını durdurma emri verdi. Bakanlık Perşembe günü Daihatsu'nun Osaka'daki genel merkezini denetleyecek.

Şirketin rakipleriyle rekabet edebilmek için kısa vadeli kalkınmaya öncelik verdiğini belirtti. Bu durum, "aşırı sıkı ve katı bir geliştirme programı nedeniyle aşırı baskıya" yol açtı ve bu da suiistimalle sonuçlandı. Makoto Kaiami, "Her şeyden önce Daihatsu'nun üst düzey yönetimi suçlanmalı" dedi. Rapora göre Daihatsu yönetiminin "böyle bir yönetim politikasının organizasyon içinde neden olabileceği bozulma ve olumsuz etki riskine karşı sürekli tetikte ve duyarlı olması" gerekiyordu.

Bu olay, otomotiv endüstrisinde güvenlik standartlarının önemini ve bu standartlara uyulmamasının potansiyel sonuçlarını gözler önüne sermektedir. Daihatsu'nun ve Toyota'nın bu skandalın etkilerini nasıl yöneteceği ve güvenilirliğini nasıl yeniden kazanacağı merakla beklenmektedir.